Şeyhü'l-Abdal Seyyid Şerif Er-Rüfai Hazretlerinin Türbesi Restore Edilerek Yeniden Ziyarete Açıldı

Şeyhü'l-Abdal Seyyid Şerif Er-Rüfai Hazretlerinin Türbesi Restore Edilerek Yeniden Ziyarete Açıldı
30 Kasım 2023 - 15:44
YUKARI DEVELİDEKİ MANEVİ MİMARLARIMIZDAN; 
ŞEYHÜ'L-ABDAL SEYYİD ŞERİF ER-RÜFAİ HAZRETLERİNİN TÜRBESİ RESTORE EDİLEREK YENİDEN ZİYARETE AÇILDI.

Taş örgü Kubbesinde ağaçlar yeşermeye başlayan 750 yıllık türbe restore edildi.

TÜRBEDEN 
Kabir bir evdir,
 herkes oraya girecektir. Ölüm bir kadehtir.
 her insan ondan içecektir

Gönülleri fetheden, Gönüller sultanı Seyyid Şerif Er-Rüfai 
(Vefatı Develi; H-675/1259) 

En son 2023 yılı Kasım ayında Onarım geçiren türbe, ziyarete açılmıştır.

Türbenin, restorasyon ve bakımından, tanınması, korunması ve  temizliğine kadar emeği geçen katkısı olan; Başta Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, İlim adamlarımız, araştırmacılar, Develi Belediyesi,  Din Görevlilerimiz, Muhtarlarımız ve isminin yazılmasını istemeyen değerli yöneticilerimizin tamamına teşekkür ederiz.

Bilindigi üzere Sufiler, seyahat ederek, İslam kültürünün gelişmesinde mühim değil roller oynadılar.

ANADOLU HER ZAMAN GÜVENLİ BİR LİMANDIR
 Anadolu’ya çeşitli kültürlerden gelen âlimler,  Anadolu insanının kültürel dönüşümüne kaynaklık etmişlerdir.

Harezm bölgesinin Moğol istilası sonucu harap olması üzerine Horasan ve Azerbaycan yoluyla Anadolu’ya insanlar akın etmeye başladılar. 

HORASANDAN DEVELİYE 
Gelen bu insanlara “Horasan Erenleri” adı verildi. 
Bu erenler, daha sonra Anadolu’nun hızla İslamlaşmasına katkı  sağladılar. 

Anadolu Selçuklu Sultanlarının Horasan Erenlerine hürmet ve iltifat etmeleri, Anadolu’nun cihat ve iskâna elverişli oluşu, büyük mutasavvıfların bu beldeye yönelmelerini de kolaylaştırdı.

DEVELİ, İLİM MERKEZİ 
    Selçuklular dönemindeki ilim merkezlerinden biri haline gelen Develi’deki ilim erbabı ve gönül sultanlarından Şeyhü’l abdal Seyyid şerif-er Rufai hazretleri de  Hayatı boyunca ilim ve irfan dersleri vermiş ve sevenlerine irşad vazifesini tebliğ etmiştir.

Anadolu‟nun fethi için Horasan‟dan gelen bir alp-eren özelliği ön plana çıkan Seyyid Şerif‟in türbesindeki  Sandukası üzerindeki kitabede 
“Allah hâzal meşhedül-Şeyh-i Ekber Şeyhül-abdâl Seyyid-i Şerîfur-Rufâî, nevverallâhu kabre (Allah. Bu meşhed, Allah nur içinde tutsun, en büyük şeyhül-muhakkikîn Seyyidul Abdâl Seyyid Şerif er-Rufâî’ye âittir.)” yazılıdır. 

Rifâî şeyh’i olduğu kaydedilen Seyyid Şerif’in, 1295-1296’da yaptırılan türbesi; Mevlâna Türbesinden sarf-ı nazar edildiği takdirde, mimarî ve tezyini bakımından veli türbeleri arasında en dikkate değer türbedir.
Kaynak: Şükrü Dursun (Özgüç vd. 1955:382). ve  Hakkı Önkal, (1996).
 Anadolu Selçuklu Türbeleri

SEYDİ ŞERİF TÜRBESİNDEKİ  ŞAHİDE ÜZERİNDEKİ KANDİL SEMBOLÜ  VE MESAJI:
Kandil, ayetlerde ve edebi metinlerde farklı anlamlarda kullanılmıştır. 
Mezar taşları üzerine işlenen kandillerin ise, çoğunlukla ölünün gömüldüğü mezarı kıyamete kadar aydınlatmakla ilgili sembolik bir rolü olduğu düşünülmekte.
Nur suresi’nde geçen ve “kandil” olarak tercüme edilen “misbâh” kelimesi, etrâfa ışık veren âlet, aydınlatma aracı, kandil, çıra, meşale anlamlarına geliyor. 

Gazali, bütün enbiyaları ve âlimleri ışık saçan lambalar tabirini kullanarak peygamberleri ve bilginleri kandil ile özdeşleştirmiştir

1259 yılında vefat eden Seyyid Şerif er Rifai  Hazretlerinin Kabri üzerindeki türbe, 1279 tarihinde Şeyh Muhammed tarafından yaptırılmıştır.

SEYDİ ŞERİF ZAVİYESİ 
Osmanlı dönemi kayıtlarında bu türbeden Seyyid Şerif Zaviyesi olarak bahsedilmektedir.  

Bu türbenin aslında bir zaviye olduğu ve burası için herkesin arazileri ekip biçtiği, elde edilen ürünlerin zaviyeye aktarılıp halkın ihtiyaçlarının buradan karşılandığı şeklinde sözlü kültürde alıntılar vardır.

Türbe, taç kapı üzerinde yer alan Kitabede: “Kabir bir evdir, herkes oraya girecektir. Ölüm bir kadehtir her insan ondan içecektir. Bu türbeyi zayıf kul şeyh
Muhammed (Allah onun akıbetini güzel eylesin) eliyle şeyh Zahid şerif 695-1279 tarihinde yaptırdı. Allah onun kabrini nurlandırsın” yazılıdır. (Önkal, 1996:289) 

Türbe içinde günümüzde üç farklı sanduka bulunmaktadır. Bunlardan büyük olanı yapının tam ortasına, diğer ikisi ise girişin sağında ve solunda duvara bitişik yerleştirilmiştir
Büyük olan ortadaki sanduka türbeye ismini veren Rufai şeyh-i Seyyid-i Şerif’e aittir. 

Yapıyı 1947 yılında inceleyen T. Özgüç ve M. Akok bu sandukanın başucunda, günümüzde bulunmayan, kurs biçimli taş olduğundan bahsetmektedir ve “8” rakamı şeklinde iki kursun birlemesinden meydana gelmiştir. “8” şeklindeki bu kursun üst parçasına yazı, alt parçasına ise kandil motifi işlenmiş. Yazı ve motif taş yüzeyine oyularak yapılmıştır.

Seyyid Şerif Türbesi’nin içinde, Rufai Şeyhi Seyyid-i Şerif’e ait bir 
sanduka bulunmaktadır. 
Sandukanın üzerindekiv yazılar çok yıpranmıştır. Ancak Tahsin 
Özgüç ve Mahmut Akok bu yazıyı zamanında okuyarak neşretmişler
Özgüç & Akok, 1995, s. 382) Kitabe, sandukanın baş ucuna tesadüf eden 
kısmındaki yuvarlak biçimli bir taşın üzerinde 
Allah, bu türbe (meşhed) Allah nur içinde tutsun, 
abdalların seyyid-i muhakkik şeyhlerin en büyüğü, Seyyid Şerif el Rufai’ye aittir yazmakta.

Türbeye kuzey cephedeki basık kemerli geniş bir kapıdan girilir. Kapı üzerinde kitâbe levhası bulunur. Kare planlı iç mekân üçgenlerle geçilen bir kubbe ile örtülmüştür. Kıble duvarında mihrap yer alır. İç mekân kubbe üzerine açılmış üç mazgal penceresi ile doğu ve batı duvarlarına açılan dikdörtgen pencerelerle aydınlatılmıştır.

Tamamı düzgün kesme taşla kaplanmış türbe, sade bir görünüşe sahiptir. Türbenin dışta tek bezemeli yeri, giriş bölümüdür. Giriş kapısı, geometrik örgülü iki bordür ile yüksek dikdörtgen bir çerçeve içerisine alınmıştır. 

Kubbede, etekten tepeye doğru kavisli olarak yerleştirilmiş on iki taş basamak ve kubbeyi orta yerinden kuşatan geometrik bezemeli silme yer alır.

İç mekânda mihrap özenle tasarlanmıştır. Sivri kemerli ve mukarnaslı mihrap nişi; içten dışa doğru geometrik örgülü, bitkisel bezemeli ve iç içe geçirilmiş zikzaklardan ibaret üç bordürle yüksek dikdörtgen bir çerçeve içerisine alınmıştır. 

Kubbeye geçişi sağlayan üçgenler ve iki renk taşla örülen kubbe, iç mekânı zenginleştiren diğer unsurlardır.

Derleyen Nezir Ötegen 

YORUMLAR

  • 0 Yorum