ZİLE KASABASI 

ZİLE KASABASI 
10 Ağustos 2024 - 12:24
ZİLE KASABASI 

AŞAĞIDAKİ BILGILER VE FITOGRAFLARINBTAMAMI DA 
ARAŞTIRMACI AĞABEYİMİZ İBRAHİM KOZANOĞLU KAYITLARINDAN ALINTI OLUP 

ERÜ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ 
DEVELİ İLÇESİ, ZİLE KASABASI  

 Ümüs DOĞAN tarafından hazırlanan 
Dinler Tarihi Bilim Dalı 
Yüksek Lisans Tezi 
Şubat 2010 

Zile, Develi’ye 10km uzaklıkta olup, kuruluşu M. O’ye dayanır. Hitit, Roma, Bizans, 
Selçuklu ve Osmanlı imparatorluğu ile kurulmuş, tipik Anadolu kasabasıdır.

 1957 yılında belediye olmuştur. 
Sümerler devrinde bölgenin adı batı Şamiya olarak geçmektedir. İlerleyen yıllarda kral 
yolu ve ipek yolu, bu bölge için kullanılmıştır.

 Ticaret yollarının kesişim noktasında 
kurulmuş bir yerleşim yeridir. 
Bölgede Roma ve önceki uygarlıklara ait birçok arkeolojik mağara ve kalıntılara 
rastlanmıştır. Osmanlı dönemi öncesi Rumların döneminde, kilise ve manastır bulunan 
bir yerleşim yeridir. 

Selçuklu dönemlerinde Türkler ve Rumlar bu bölgede birlikte 
yaşamışlar ve daha sonra mübadele ile Rumlar bu bölgeyi terk etmişlerdir. 

Bir kısmı ise, 
İslamiyet’i kabul edip, bu bölgede yaşamaya devam etmiştir.

Zile isminin, “ kutsal yol, kutsal geçit” anlamında olan Sila yani S(wa) ila kelimesinden 
geldiği düşüncesi vardır.

 Türkiye genelinde 4 tane Zile isimli yerleşim yeri vardır. 
İyonyadaki Klaros tapınağı kalıntılarına, bölge halkı zille diye isimlendirmiştir. 

Bu yer, 
Klophon’dan güneye, Notion kentine ve denize uzanan bir doğal yoldur. Bu sebeple 
Zile ismi, kutsal yol anlamına gelen Sila ismine dayandırılmıştır.

Coğrafi yerleşim yeri olarak iki dağın arasında, yüzü kuzeyde Sultan Sazlığı’na bakan 
bir yerleşkedir. Toplu köy tipidir.

 Evler, aşağıdan yukarıya, bir yamaç üzerinde yükselir. 
Manastır, Hanönü, Feyzullah Efendi, Cami Kebir mahallelerinden oluşmuştur.

 Evler, 
Karataş ve kerpiçten yapılmıştır. 1-2 oda, samanlık, ahır, ve kiler bölmelerinden 
ibarettir. 

Kasaba halkından Mustafa Aygan isimli bir kişi Zile için bir şiir yazmıştır. 

Tamamen 
Zile’nin eski yaşantısını anlatmaktadır. 

ZİLE 
 Sivri çeç, Boz dağ, Dalak tepe, 
 Zile kurulmuş Boz dağ eteklerine. 
 Başka köyleri görünce insan, 
 Der Zile kurulmuş en güzel yere. 

 Av gediği, kızıl ağılı, 
 Haydar kayası, sandık kayası. 
 Namlı olurmuş Zile ağası. 
 Nerde meftun sarı hocası? 

 Zile’nin etrafında dağlar, 
 Eteklerinde en güzel bağlar. 
 Ovasında verimli tarlalar, 
 Hemen dibinde bahçeler. 

 Acı su durmadan çağlar, 
 Herkese şifalar sağlar. 
 İrili ufaklı havuzlar, 
 Hiç boş kalmaz yazları. 

 Manastır Boz dağ’dan akar, 
 İçenler süt içtim sanar. 
 Yeyince kaymaklı çöreği, 
 İçer içer ferahlar yüreği 

Her evde yanar tandır, 
 Çömlek fasulyesi bir başkadır. 
 Böreği, çöreği, poaçı, 
 Pek leziz olur ağcakatığı. 

 Ocağı, şıranası, lüngürü, 
 Herenisi, kazanı, leğeni, 
 Pek nefis olur pekmezi, 
 Bir başkadır Zile’nin güz günü. 

 Kadınların omuzlarında güğümler, 
 Manastırdan su çekerler. 
 İbriği, aşırması, testisi, 
 Bir başkadır maşrafa’dan su içmesi. 

 Kadınları atkılı, yaşmaklı, 
 Genç kızların eli kasnaklı. 
 Türlü türlü işlemeler, desenler, 
 Güveyi kim? Ah bir bilseler.

Çatal kapıda cıvıl cıvıl çocuklar 
 En mükemmel komşuluklar. 
 Gurbetten biri gelince, 
 Sungu ile yoklarlar. 

 Kızlar akşamdan tandır kayıtlar, 
 Analar sabah kalkar yakarlar. 
 Hedirgeci, Kössağayı sorarlar, 
 Der kızım sündüğü açtınmı? 

 Serpeneklerde yuvalar, 
 İrişkit, kemik, sucuk asarlar. 
 Sızgıtı pişirmeden tadarlar, 
 Dolazına doyum olur mu Zile’nin? 

 Süvekellerden buzlar sarkar, 
 Koyunların yalakları donar. 
 Gendime çömleği tandıra konar, 
 Tandır tadlığı örtülmeden olur mu?

Aristaklarda üzümler, armutlar, 
 Kışın başka bir tat alırlar. 
 Geceleri iskemle kurarlar, 
 Nineler ne güzel masal anlatırlar. 

 Çağ nedir bilirler mi? 
 İnsanın çimdiği yer. 
 Hor görmeyin bu isimleri, 
 Daha dün Avrupa da bilmezlerdi. 

 Ben Şükrü oğlu Mustafa Aygan 
 Bakarlardı Zile’ye hayran hayran. 
 Tadı kalmadı şimdi pek yavan, 
 Yok mu şu Zile’yi gayrı kayıran.

Derleyen İbrahim Kozanoğlu 

YORUMLAR

  • 0 Yorum