Erciyes Dağı Güneyinde Evliya Tepesindeki Alperen, Şem'un El Gazi

Erciyes Dağı Güneyinde Evliya Tepesindeki Alperen, Şem'un El Gazi
04 Eylül 2022 - 14:17
 
*KULPAK  KÖYÜ İLE  ŞEYH ŞABAN KÖYÜ ARASINDAKİ EVLİYA DAĞINDAKİ ŞEMÛNE'L-GÂZİ

*GAZA VE FETİH KAHRAMANLARIMIZDAN, ŞEMUN EL GAZİ TÜRBESİNİ ZİYARET EDİP MÜCADELE ETTİĞİ  YERLERİ GÖRMEK LAZIM.

ERCİYES DE;  ŞEMUN EL GAZİ, OMUZU GÜRZLÜ, ŞEYH ŞABAN-I VELİ, HAMZA PEHLİVAN, PİR AHMET(BOZDAĞ), KARNI YARIK, ŞEYH ASLAN, ABDÜL İLYAS,GÜLPAK BABATÜRBELERİ  OLDUĞU İÇİN EVLİYA DAĞI İSMİNİ ALMIŞ 
Anadolu’nun fethinde büyük rolü olduğu rivayet edilen Horasan Erenlerinden biri olduğu ve bu nedenle Gazi olarak adlandırılan Şemun El Gazi isimli bir bahadır yaşamış ve 
Evini yüksek tepeye kurmuştu. Gücü ve Kahramanlığı zalimlerin korkulu rüyası olmuştu.
Erciyes'in batısında bulunan ve bugün adı “Evliya Dağı” diye anılan dağda yaşadığı rivayet edilen Şem'ûne'l-Gâzi hazretlerinin doğum ve vefat tarihleri hakkında kayıtlarda kesin bir bilgi yoktur.  Halk arasındaki adı, “Şem’ûn el-Gâzi”dir. XII. Asırda Anadolu’ya gelen Selçuklular onun mezarının üzerine  bir türbe yaptırmışlardır. 
Kültepe Arkeoloji Müzesindeki kitabesinde “Bu türbe 602 yılında Fethin Babası Kılıçaslan oğlu Keyhüsrev zamanında Emir Çoban tarafından yaptırılmıştır.” yazar.
    Evliya dağı denilme sebebi; Şemun el gazi, Omuzu Gürzlü, Şeyh Şaban-ı Veli, Hamza Pehlivan, Pir Ahmet(Bozdağ)Karnı Yarık, Şeyh Aslan’a ait 7 adet türbe olduğu söylenmekte.

ÇEVREDEN DERLENEN HAYAT HİKÂYESİ ŞÖYLEDİR: 
Şem’ûn el-Gâzi, benzeri görülmemiş bir kahraman-yiğit olup kendisini hangi bağ ile bağlasalar o bağı kırıp kurtulurdu. 
İman etmeyenlere karşı Allah yolunda cihad ederdi. İnanmayanlar onun karşısında aciz ve çaresiz kalmışlardı. Bu halden kurtulmak için bir hile ile çare arıyorlardı…
Kral, Halkın onun etrafında toplanmasından korktuğu için bu büyük kahramanı ortadan kaldırmak için çareler arıyordu. Sonunda çareyi Şemun el gazinin hanımı aracılığı ile ortadan kaldırmayı planladılar. Kral  Şem’ûn’un hanımına haber gönderip, 
- “Eğer kocanı öldürmede bize yardımcı olursan, seni kendime alıp istediğin her şeye kavuştururum.” dedi. Kadın buna aldandı ve,  - “Size nasıl yardımcı olurum?” diye sordu. O da, 
- “Gece uyurken onu iple iyice bağla ve bize haber ver” dedi. Kadın bu teklifi kabul etti. Bir gece Şem’ûn uyurken onu sağlam bir iple sıkıca bağladı. Şem’ûn sabahleyin uyanıp kendisinin bağlandığını görünce, hanıma bunu niye yaptığını sordu. O da, 
- "Senin çok kuvvetli olduğunu, seni bağlayan her ipi koparacağını söylerdin… Kuvvetini denemek için yaptım bunu” dedi. 
Şem’ûn ses çıkarmadı… Gerildi ve bütün ipleri kırdı. Kadın yaptığı işte başarısız kaldığını şehrin hâkimine bildirdi. Onlar bu defa zincir gönderdiler. Onunla bağlamasını tembihlediler… Kadın Şem’ûn’u bu defa zincirle bağladı... Şem’ûn uyanınca bu defa zincirleri bir hamlede dağıttı. 
Karısına bunu niçin yaptığını sorunca,"Şem’ûn neyle bağlanırsa bağlansın hepsini kırar diye duymuştum. Onun için denedim” dedi.  Şem’ûn, - “Doğrudur” diye cevap verdi ve ilave etti: “Ben ancak kendi saçımın teliyle bağlanırsam onu kıramam” dedi. 
Kadın bunu öğrenince, bir gece de onun ellerini ve ayaklarını saçından aldığı kıllarla bağladı. Sabahleyin uyanınca, Şem’ûn bunları kıramadı... Kadın durumu şehrin hâkimine bildirdi… Askerleri gelip onu şehrin hâkiminin huzuruna götürdüler… 
Şehrin Kralı, dört sütun üzerine inşa edilmiş bir köşkte oturuyordu. Halkı sarayının önüne topladı...  Şem’ûn aleyhisselâmın asılması için darağacı kurdurdu... Orada asılmasını emretti.  Askerler onu, elleri kendi saçının kıllarıyla bağlı olarak darağacının önüne getirdiler… Büyük bir kalabalık taş kesilmiş bu ezeli düşmanlarının asılacağını sabırsızlıkla bekliyorlardı… 
Şem’ûn aleyhisselâm, yağlı ip boğazına geçirilmeden, darağacına baktı ve hafif tebessüm ederek, gözlerini yumup, sessiz bir şekilde Allah Telala’ya şu duada bulundu: 
“Ya Rabbi! Dünyada yaşamayı, senin yolunda kâfirler ile cihad etmek için isterim. Eğer bu isteğim kalpten ve samimi ise, duamı kabul buyur ve beni kurtar. Senin yolunda cengime-cihadıma devam edeyim. Değilse zaten sana geliyorum bundan sürûr ve mutluluk duyarım.” 
Şem’ûn aleyhisselâmın bu duasından sonra elleri ve ayakları çözüldü... 
Bunun üzerine Şem’ûn aleyhisselâm şehrin hâkiminin sarayını avuçladığı gibi kendisinin asılmasını seyre gelen halkın üzerine savurdu… Böylece hem azılı düşmanı Kral hem de halkı ortadan kaldırdı... Evine dönünce de kendisine ihanet eden kadını cezalandırdı. 
Bundan sonra da yine gazalarına devam etti. Vadesi gelince de her fani gibi vefat etti. 
Ona inananlar bu defa, onu götürüp Erciyes’in zirvesine yakın bir yerde toprağa verdiler. Bu küçük tepede kendisinin zaten kuyusu vardı. Bugün halk tarafından, “Evliya Dağı” diye adlandırılan bu yerde yatmaktadır. Kabrinin boyu 4 metredir. Başucunda ise iki çocuğuna ait mezarlar vardır. Türbenin batısında Gâvur Kızı Mezarı adı verilen bir mezar vardır ki türbeyi ziyarete gelenler bu mezara hoş bakmazlar.
 Evliya Tepesi Erciyes’in etrafındaki en muhteşem mevkilerden birisidir. Arkasını Erciyes’e dayamış, önünde Sultan Sazlığı, tam karşısında ise Aladağlar ve Demirkazık görünür. Türbenin Emir Çoban Türbesi diye bir adı da var. Çünkü türbeyi III.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Emir Çoban isimli yönetici yaptırmıştır
 (Kaynaklar: Erciyes Sempozyum Kitabı-Mustafa Söğüt-Ergun Yıldız-Damla Pınarı)
Derleyen Nezir Ötegen 
  

YORUMLAR

  • 0 Yorum